İçimiz acıyor, bir şey göğüs kafesimizin üzerine oturmuş, içimiz ölüyor. Beyin ölümünüzü gerçekleştirip her şeye gönlünüzü sokarsanız böyle olur. O bir şeyler ağzınızı kapatır ve siz can çekişirsiniz. Ne hissediyorsun öfke mi, kin mi, pişmanlık mı? Ne hissettiğini biliyorsan güzel ama büyük bir boşluk varsa içinde onu ne yapmalısın ben de bilmiyorum. Bahar geçtikten sonra çiçekler kokmaz artık. Ömrünüzün baharını kokudan anlayanlara adayın...
Kutay Han yeryüzünü yarattı ve sonra dokuz dallı bir çam dikti. Dokuz Türk milleti buradan oluştu. Kutay Han altın dağda, altın bir taht üzerinde oturur. Taht ay ve güneşten büyüktür. Kutay insanlara ateşin nasıl yakılacağını öğretmiştir. Kutay Han bir gün ırmak kenarında Ak Anayı gördü. O anda ark asından bir rüzgar esti, çiçekler açtı, ovalar yeşerdi. Hava ısındı ama Kutay Han titredi. Birden kar yağdı. Kutay Han ev kurmak, donatmak istedi . Halkına, düşmanına duyurdu. Kırk gün sofra donattı. Ak Ana, Kutay Han’a nikahlanmadan denize girdi, elbiselerini ıslattı. Suya dalınca elmas gibi ışıldadı. Kutay Hanla güreşmek istedi. İkisi pehlivan gibi döndü. Ak Ana, Han’ı çevirdi. Han yıkılmadı. Ak Anayı kündeye getirdi. Sonra at bindiler, yay çektiler, ok attılar. Tanrı evliliklerini kutsadı. Kutay Han ve Ak Ana birbirine bağlandı. Komşu ülkelerden birinde Erlik adında bir hükümdar tahta çıktı. Erlik kötü ve güçlüydü. Yarışçıydı. Kutay Han’ın...
Yorumlar
Yorum Gönder