Umut etmekten yorulur mu insan hiç? Yorulmaz aslında hayal kırıklığına uğramaktan yorulur. Şiir gibi kadınlar yoktur. Şair ruhlu bir erkeğin kaleminde şiirleşen kadınlar vardır. Herhangi bir kadın güzel seven bir erkeğin dokunuşuyla güzelleşir. Hep o adamı bekledim. Kendi karanlığımdan beni uzaklaştıracak adamı. Aşkı basamak olarak gören Emma Bovary'leriz. Aşk tek kaçış tek kurtuluş çoğu kez. Bir erkek, bütün olmak tamamlanmak Adem ve Havva'dan bu yana genetik bir miras. Babamdan sonra aşık olduğum adam bütün bilmeceyi çözüyordu. Mahallede herkesin abi dediği, saygı duyduğu, yaşça benden ve herkesten büyüktü. Ben karaydım o beyazdı. Boyu uzundu ve benim sıfka vücuduma göre oldukça heybetliydi. Büsbüyüktü, koskocaydı. Ulaşılmazdı.Bütün kızlar ona hayrandı, hepsi onu seviyordu. Parkta salıncakta sıra olurdu. Ben sıramı ona verirdim ve öylece karşısına geçip onu seyrederdim. Dört yaşındaydım ama yaşımdan da boyumdan da büyük seviyordum. Top sektirirdi kimse ondan asla iyi değildi. Kaçan topların peşinden deli gibi koşardım. Ona topu yakalayıp vermek benim için onurdu. Bir kız vardı Pakize. Ablamların sınıfındaydı. Kesin o da seviyordu onu. Yokuş aşağı giden topun peşinden bir rüzgar misali koşarken aşağıdan gelen Pakize topu ona attı. Ben de Pakize'ye atladım. Kız beni bir temiz dövdü. Ne oldu ne bitti bilmezken gözlerimi bir açtımki O'nun kucağındayım. Kendime geldiğimi anlamasın diye sımsıkı kapattım gözlerimi. Başka birgün parkta oynarken baktım O geliyor. Parkın duvarından attım kendimi aşağı. Hemen koştu yanıma geldi. Alnımda beş dikişlim bir açıklık, oluk oluk kan, ben yine onun kollarındayım, tüm suratıma yayılan o müthiş gülümseme. O gün hiç canım acımadı benim. Babamı yavaş yavaş unutuyordum ve hiçbir erkek de babamı aratmıyordu.
Kutay Han yeryüzünü yarattı ve sonra dokuz dallı bir çam dikti. Dokuz Türk milleti buradan oluştu. Kutay Han altın dağda, altın bir taht üzerinde oturur. Taht ay ve güneşten büyüktür. Kutay insanlara ateşin nasıl yakılacağını öğretmiştir. Kutay Han bir gün ırmak kenarında Ak Anayı gördü. O anda ark asından bir rüzgar esti, çiçekler açtı, ovalar yeşerdi. Hava ısındı ama Kutay Han titredi. Birden kar yağdı. Kutay Han ev kurmak, donatmak istedi . Halkına, düşmanına duyurdu. Kırk gün sofra donattı. Ak Ana, Kutay Han’a nikahlanmadan denize girdi, elbiselerini ıslattı. Suya dalınca elmas gibi ışıldadı. Kutay Hanla güreşmek istedi. İkisi pehlivan gibi döndü. Ak Ana, Han’ı çevirdi. Han yıkılmadı. Ak Anayı kündeye getirdi. Sonra at bindiler, yay çektiler, ok attılar. Tanrı evliliklerini kutsadı. Kutay Han ve Ak Ana birbirine bağlandı. Komşu ülkelerden birinde Erlik adında bir hükümdar tahta çıktı. Erlik kötü ve güçlüydü. Yarışçıydı. Kutay Han’ın güzel gelinini duymuştu. O günden son
Yorumlar
Yorum Gönder